3 Nisan 2012 Salı

Enine Boyuna Dibine

     Birbirinin varlığından maddi olarak bi haber olan insanları bir araya toplayan sözlükler, Facebook, Twitter, Google+ vs. ile sosyal medya, lugatımıza yerleşti. Bugün Haberturk kanalında Enine Boyuna programında enine boyuna bu mecra konuşuldu. Öncelikle belirtmek isterim ki çok keyifli bir program olmuş, kulaklığımın beynimi tırmalamasına rağmen haz duyarak programı izledim. Kulaklık diyorum çünkü programda da bahsi geçti artık televizyonun bir anlamı kalmadı. Bugün Okan Bayulgen başta olmak üzere, Ceyhun Yılmaz, @CeriLevis, @Kutup_Zencisi nin bir araya gelip program yapacağından haberdar değildim. Tanıtımı yapamadılar veyahut izlenmiyorlar. Sosyal medya sayesinde televizyonda sosyal medya konulu bir programın olduğunu Okan Bayülgen'in üyesi olduğum hayran sayfasından öğrendim. Programı kaçırmış olmama rağmen hemen internetten açtım ve izledim. (Ki bir çok kişi bunu yaptığına eminim Tvarsivi sitesinin HT kanalı bolumu neredeyse kitlenme seviyesinde yavaştı)
     Program Okan Bayulgen'in ilk sözü almasıyla başladı. İlk sözü almaktan hoşlanmadığını söylese de yaklaşık onbeş dakika konuştu. İlk sözü almasa ne olacaktı çok merak ediyorum :) Çalışma arkadaşlarının sözlükten veya Twitter kullacılarından seçip seçmeme gibi saçma bir soru soruldu. Sonuçta insanlar zeki kişilerle çalışmak isterler. Bu Twitter, sözlük şeklinde kalıplaştırmak yanlış. Reel hayatta da karşılaşsalar gene o kişilerin zekasına güvenerek çalışacaklardır. Twitter, sözlük Okan Bayulgen'e ulaşmayı kolaylaştırmıştır. Zaten sosyal medyanın en büyük özelliği bu değil midir? Kral-kraliçe sandığımız insanları bize ulaştırmadı mı? Onları bizim içimize sokmayı, düşüncelerimizi kendi ağzımızdan ulaşmasını sağlamadı mı?
     Sosyal sitelerina hayatımıza ilk girişi ''acaba bir hatun düşürür müyüm'' şeklinde idi. Yalnızlığımızı paylaşmak için bir meşkaldi. Bu yönünün bittiğini söylemek de yanlış olur hala devam ediyor. Bizler hatırlamıyoruz genç nesil olarak, çok komik geliyor ama ''arkadaş arıyorum'' diyerek telsizle bir boşluğa seslenmek ile Facebook yada Twitter'da boşluğa yazmak aslında aynı ineğin sütü. Ha biri eskiden kovadaymış, şimdiki UHT tekniği ile ambalajlanmış.
     Arap Baharı, #benimevimseninevin, #gamzeicinbirtupkan, #benimkahramanimsensin gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz bir çok sosyal işlevi oldu Twitter'ın. Fakat biraz tembelliği de beraberin de getirdi. ''@xünlü Lütfen RT çok acil x RH + kana ihtiyaç var No: 0xxxxx'' bir bakmışsın 50+ RT ve 50 favorilere ekleme peki kim kalktı gitti kan verdi o kocaman bir ''?''.
     Twitter'ın bir çok ünlü için girip çıkma nedenini de öğrendim. Sanmıyorlar mı ki tv karşısında dümdüz gidilmiyor. İsim vermek gerekirse Serd Are Ortaç ve Smeal KY'ye küfreden yüzlerce adam tanıyorum. Toplum önüne çıkmayı kabul ettiysen sonuçlarını da kabul etmelisin.
     Konuklardan @CeriLevis'e söz düşünce fark ettim ki konuşma konusunda yazma kadar başarılı olmadığını fark ettim. Zira Mehmet Ali Birand'ın Türkçe konuşması gibiydi. @CeriLevis de Twitter'ın kendisi için ne olduğunu söyledi. Bir konu hakkında hiç tanımadığımız birisinin düşüncelerinin çevremizdeki insanların düşüncelerinden daha çekici geldiğini söyledi ki bu bence çok doğru bir tespitti. Benim de takip ettiğim kişiler arasında @CeriLevis yer alıyor. Onu ilk fark edince takipçi sayısı ve soyadını görünce her nedense Cüneyt Özdemir'in akrabası olduğunu düşündüm :) (Ha bu arada Cüneyt Özdemir'in kitaplığına bayıldım) Çünkü hiç tanınmayan birinin bu kadar ilgi görebileceğini düşünmüyordum. Bu da sosyal medyanın demokratik yönünü yüzüme vurdu. bir çok takipçin var ürünler hakkında dediklerinin önemli olduğunu ben de düşünüyorum. Son zamanlardaki türkselin Türk geleneğindeki hakimiyeti hakkında tweetin bir çok kişiyi etkiledi.
     Hülya Avşar'ın hala ünlüler arasında ikamesinin hiç esnek olmadığı anlaşıldı. Bence bu yıllarca devam edecek.
     Ceyhun Yılmaz iki medyayı bir arada tutarak arada sırada dinlediğim kadarıyla iyi işler yapiyor. Fakat kendine göre kurduğu imparatorlukla geceleri tweet atmadığını söylüyor. Takip ettiklerimden biri olsa da gece yokluğunu hiç fark etmedim doğrusu. Aslında gece Twitter daha samimi daha sakin oluyor abi tavsiye ederim. Mesela bu yazı o güzel gecelerden birinde yazılıyor :)
     @Kutup_zencisi hakkında pek bir malumatım açıkçası yoktu. Her ne kadar Okan konuşturmasa da bu gece biraz fikir edindim :) @CeriLevis'e göre daha heyecanlı olduğu aşikardı. Sayın Gökçek bağlandığında Sayın Şamil Tayyar'a sorduğu soruyu asıl muhatabına sorsaydı çok iyi olacaktı ama gene de yerine ulaşmıştır umuyorum.
     Hazır konusu açılmışken programın Ankara ayağından söz etmek istiyorum. Sn Gökçek Twitter'ı kullanma şeklinden falan filan bahsetti. Siyasetçilerimiz nedense takmışlar kafalarına sayıları o diyor yok şu kadar kişi vardı, bu diyor yok şu kadar. (@Kutup_zencisi iyi bir tespitte bulundu ''Orada iki kişi olsa söylenenlerin doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda ölçüt müdür'' gibisinden yorumda bulundu. Bence gayet güzeldi.) Sn Gökçek gülerken gözlüklü japon çizgi film karakteri sevimliliğini hatırlatsa da aklıma #teshircimelih etiketi geldi. Orada konuk olsaydı ne pahasına olursa olsun sorardım bu etiketi. Bir kızın cep telefon numarasını teşhir edecek kadar ortada ne var diye Ayşe'nin (yanlış haturlamıyorsam Ayşe idi arkadaşın adı) tweetlerini okudum. Arkadaş memnuniyetsizliğini argo kelimelerle, bir kaç suçlamalarla (hırsız gibi suçlamalar) Allah'a havale ediyorum gibi tweetler atmış. Cevap alamayınca ben adamı böyle g*t ederim gibi tweet atmış. Bu yazdıkları kesinlikle yanlış fakat hangi hırsla o kişinin numarasını bulup da insanlara teşhir etti çok merak ediyorum. Bunu yapınca adama demezler mi ya biri senin en yakınının numarasını herkesle paylaşsa linç malzemesi yapsa? Neyse kapayalım konuyu.
     Sn Gökçek'in sevimli halini çok seviyoruz şeker bir adam. Ha demeyin adama o kadar salladın şimdi yakalık yapma! Yok kesinlikle alakası yok kendisinin bulunduğu partiye bir kere bile oy atmadım. Aynı ideolojik görüşte değiliz ama dedim ya adam gülünce gözlüklü japon çizgi film karakteri gibi :) Okan Bayulgen'in ''Bizim ne zaman gay belediye başkanımız olacak?'' sorusu karşısında baya bir gerildi, kızardı. Sanki bizde gay yokmuş gibi kültürümüze vurarak olayı sıyırdı. :)
    Sayın milletvekili Şamil Tayyar Ankara'dan ikinci konuk olarak yer aldı. Kendisinin bu kadar eğlenceli biri olduğunu sanmıyordum. Attığı 4+4+4 tweetine kendisi Chp olarak verdiği cevap da gayet zekiceydi. ( ''Nerden biliyorsun Sn Tayyar sen meyhanedeysin galiba, bir gün beraber içelim'' ) Siyasetçilerin yaşam tarzının kısıtlığından yakındı, siyasetin biraz daha yumuşatılması gerektiğini, esprilerin olması gerektiğini, zeki insanların gerekliliğini anlattı ve Okan Bayulgen'den tam doksana bir gol yedi. (''Peki o zaman neden mizah dergilerinin zeki, esprili yazar-çizerleri hükümet tarafından mahkemeye veriliyor?'') Kemal Kılıçdaroğlu'nu takip ettiğini açıklaması gayet hoştu, yüzleri tebessümleştirdi.
     Enine Boyuna'ya dibine kadar girdim bu gece, yazının sonuna kadar sabredenlere selam olsun. Ne manyaksınız hiç mi sıkılmadınız mk :) Yazımı burda bitirir hafta sonundaki Aöf vize çalışmalarına devam ederim ;)

twitter/10uRcoban7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder