5 Nisan 2013 Cuma

Sesli Kitap'tan

     Perşembe akşamı planım belliydi. Ev arkadaşım sağlam bir Fenerli olduğu için Fenerbahçe-Lazio maçını izlemek daha sonra Ntvspor'da maç sonu röportajlara bakmak ve sonra yatmak. Sağ olsun Okan twittterdan http://makinakafa.com/'u paylaşıp bir şeyler yazmış. E okuyunca insan uyuyamıyor ki. 

     Düşünüyorum. Bu adam yaşlı mı, genç mi? Hemen hemen babamla yaşıt adam. E babam sonuçta ben oğlu yirmidört yaşında doğal olarak bana göre o yaş kesimi yaşlı. Gençlerden anlamaz gençliği bilemez. Ama öyle değil işte. Öyle olmadığını bana gösteren adam Okan Bayülgen. Elliye merdiveni dayamışken hala genç kalınacağını, hala gençlikten anlayabilineceğini gösteriyor bana. http://makinakafa.com/'da ''Özellikle gençler, televizyonu açık bırakacaklarına'' şeklinde yazmış. Gerçekten doğru. İnternette bir şeylerle uğraşırken ya da ders çalışırken bile muhakkak o televiyon açık kalır biz gençlerde. Hatta bu yazıyı okurken bile fark et genç dostum televizyonunun en olmadı sesi olan bir şeyin açık olduğunun farkındasın değil mi? 

     Okan'ın yazısına başından sonuna doğru irdelemek gerkirse; sesli kitap hakkında bir kaç üniversite dışında pek ses gelmemiş. Benim anlamadığım universiteler gençliğin sesi değil mi? Dinazorlar işin sadece yönetim kısmında değil mi? Gençleri bilmeyen nasıl universite olabilir ki? Kabul etmemmeiz gereken bir gerçek var okumayan bir nesiliz. Artık okumayan nesil de değiliz. Hızlı hareket eden okumayan nesiliz. Bunu yazarken tabi nostalji her zaman hayattır diyen eskilere dem vuran azınlıktaki kitap kurdu genç kısım değil. Azınlık da az geröi daha gerçekçi olmak gerekirse pek ufak bir topluluk. Nerden mi uyduruyorum bunu, sosyal medyada kaç takip ettiğin kişi kitap hakkında bişey yazıyor? Yüz kusurlu followladığım var. Hadi bunların 50si genç olmayan ve ünlü olarak ayır. Geriye 60-70 kişi kalır ki bunların hepside yaşıtım olan kişiler. Ben sadece kendimde https://twitter.com/ozgeckucuk 'ü görüyorum. Hepimizde böyle bi kaç kişi yani çok azzz. Bu devrin gençleri dah farklı yani toplu taşımada giderken mp3'ünde sesli kitap dinlemeye daha yatkın. Elinde kitap okumaya değil. Belki de sebebi şudur; kitap okurken birini kesemez göz göze gelemez. Ama dinlerken öyle mi? Kulakta sesli kitap gözlerde tranvay/otobüs'ün kupçuğuna sarılmış karşı cins :) Uzun paragrafın kısası üniversiteler eğer gerçekten üniversite ise eğer bu sesli kitap olayına sağlam bir el atmalı.

     ''Benim derdim, çocuğuma  bir kaç sesli kitap bırakmak'' İstanbul'un babası, İstanbul'a imzasını bırakacak. İstanbul çok şanslı gerçekten hem küçük bir kız olarak, hem koca bir şehir olarak. İstanbul dinlesin senin sesli masallarını gözleri kapalı olarak. Belki de büyüdüğünde biz dinleriz İstanbul'u gözlerimiz kapalı olarak. Her iki İstanbul da senin bıraktıklarına ve senin babalığına hayran kalacak. Sen ki İstanbul'un Babası'sın.

     Yeni bir süpriz de http://okanbayulgen.fm/  oldu. Yayınları buradan da dinleyebilecekmişiz artık. Hem de çocuklar için resimli aplikasyonlar da yolda. Büyük heyecan verici dostlar. Televizyonun adamı nereden geldiğini unutmayıp, geldiği yerin yok olmasının nesilinin tükenmesinin önüne geçmek istiyor. Ki geçecektir.

     Biz bu adamı neden bu kadar seviyoruz? İşte hep yaptıkları ile bizi daha da sevdiriyor kendini.  Baksana ne yazmış; ''Bana, bu işleri Makinakafa Yayınları’ndan yayınlamam için yorumlarınızla verdiğiniz desteğe teşekkür ediyorum.
Bu basit edebiyat blog’una yazdığınız bütün yorumları heyecanla okuyor, dikkatle dinliyor ve mutlu oluyorum.'' Bizi dinliyor, ne dediğimize dikkat ediyor. Gençliğin sesi kulağı oluyor. Her bir yorumunuz tek tek ele alınıyor. Biz neden sevmeyelim bu adamı? Seni başka kim bu kadar önemesiyor?

     Sen hep böyle çal, biz uykumuzdan/gecemizden çalarız Kral!

Not: Bu sesli kitap olayı da on8tv ya da bu sene yapmak istediğin ama bir türlü olmayan yarışma programın gibi olmasın. Seni çok özledik :/