21 Aralık 2012 Cuma

Tv Biraz Yetim

     İşimden mi bilmem bu aralar televizyonla bi bağlantım kalmadı. Bugün malum mayaların takviminin son günü, ulan kıyamet koparken de mi çalışacağız deyip bugüne izin aldım :) Normal bir insan olmadığım gibi normal de bir çalışma saatim yok. Bazen gece bazen gündüz tepetaklak çalışıyorum işte tüm vardiyalı işçiler gibi. Neyse sözüm ona izin günümde normal insanların yaptığı gibi sabah kalk, tüm resmi evrakları hallet, bankaya uğra tırı vırı her şeyi yap. Akşam saatleri kardan buz tutmuş ayaklarımın sızlaması ve homurdanarak bana küfredişleri içinde eve geldim.

     Huzur doluyum! Huzur sokağına girmişim haberim yok. Off az önce bahsettiğim normal insanlar bunlar mı? Akşama kadar tempo ile koştur, çalış sonra tv karşısına geç, iki kelimeyi bir buçuk dakikada ağır çekim bakışlarla söyleyen diziyi izle. Bence bu tür diziler akşama kadar yorgun insanlar -posası kalmış çay misali- izliyor. Huzur buluyorlar huzur! Senin anlayacağın Huzur Soka(ğı)klarda!

     Hepsi aynı, kanal kanal. İnkar etmeyelim Harem hızlı biraz. Eh işte o da. İnsanlar gülmesi gerektiği yeri bilmiyorlar mı? Ya da yazarın komik gördüğü yerde illa gülmek mi gerek? Nedir o kahkaha efektleri? İlginç.

     Salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi... Haftada beş gece öksüz kaldı farkında mısın?


                                                                       

30 Ağustos 2012 Perşembe

Dııtt


     Günde kaç kere bir cümleyi tekrarlıyorsun? En basitinden Ali ata bak der misin tam yüz elli iki yüz kere. Aaa ne var bunda çok kolay dimi. Peki bir dıt sesi bul kendine önce dıtlat sonra Ali ata bak de. Bu sefer yüz elli de kafi. Becerebildin mi? Tamam süper. Şimdi de yüz kere yapalım bunu ama arada ben gireyim devreye sözünü keseyim, dediğin şeyi üç beş kere tekrarlatayım zevkine anlamamazlıktan gelerek, mesela altıncı kere tekrarladığında ''neden bekletiyorsunuz lan beni diyeyim'', onuncuda gönlülünü alayım tatlı dilli olayım, tam onbirincide dıtt Ali a--- dedirtmeden ben sana bi dümdüz kayayım küfür kıyamet. Ne oldu hafiften bi kızardın gibi oldu? E bi dur daha onbirincidesin. Beynini yiyen o dıtt sesleri daha bitmedi bi seksen tanecik daha kaldı. Ha bir de on saatin daha.

     Mola tuşla dinlen şöyle kendine gel. Çık şimdi evinden dışarı, bahçede çay var çayını koy. Boğazın kurumuştur bi yumuşasın. Sigara içiyorsan hafız işin zor hele bi de işiyorsan püfff sen öl öl! Bakma öyle yüzüme aval aval neden püffledim diye. Çünkü tam on dakikan var. Mola süren on dakika bir saniye olduğunda yerinden kalkıp, dışarı çıkıp, çayını sigaranı içip, varsa çişini yapip, tekrar yerine gelip, oturup on ikinciye başlamış olman gerek. On dakika bir saniye olursa yersin uyarıyı.

     Dıtt on iki... -Ali ata bak. '' Lan sen ........ ''  -Anlatay ''Sus beni dinle beni'' ''.....++++++...........'' (49. dakika hala daha konuşuyorum sadece Evet de onayla dinlediğini bellet) -'' 'vıdı vıdı' şöyle olacak 'vıdı vıdı'yı şu şekilde kullanırsanız herhangi bir problem yaşamazsınız. ''Hee kusura bakma biraz kafanı şişirdim. İlk başta da kalbini kırdım. Ağır konuştum. Halbuki sözüm sana değil biliyorsun kardeşim yetkililerde yetkililer duysun hani malum dinleniyor ya'' (59':45'') -Peki iyi günler.

.
.
.
     Dıtt on elli... Ali ata bak. ''He baksın Ali ata, bak bi ne dicem bana 'vıdı vıdı'yı anlatsana. Başladın hadi bakam devam et. Ben biraz garip sesler çıkarırsam kusura bakma. Bi iki dakika sürüyor zaten işim bitince kapatırım. Sen susma anlatmaya devam et!

     Hafız miden bulandı galiba bak tam da yemek saatindi. Hadi yemeğini ye ve gel. Hadi iyisin köfte otuz dakikan var. Köfte demişken yemekte köfte var. Hazır köfte mazır köfte idare edersin artık. Tammam

     Dıtt seksen... -Ali ata bak. ''Meraba yha phen şeay kullanıyom da o nası oljak?''

    Dıtt doksan... -Ali ata bak. ''Merhaba kusura bakmayın akşam akşam sizi yorucam biliyorum çok yoğunsunuz on dakikadır bağlanmak için bekledim. On dakikada kim bilir kaç değişik insanla konuştunuz bir şeyler anlatmaya çalıştınız. Benim 'tıfı tıfı' olmadı da. Onunla ilgili yardımcı olabilir misiniz?'' (Pek bi hoşuna gitti arada gelir öyle fazla sevinme)

     Dıtt doksan bir... -Ali at ''Ben tam bi saattir telefonda bekliyorum. Çay içiyon orda demi p*ç neden açmıyorsun telefonu.'' (Fazla sevinme demiştim)

    On bir saat vardiyan sen bi yemek daha hak ettin. Öğle yediklerin var kusura bakma. Ha bi de bu sefer sigara falan içme, çişin varsa da içine işe on beş dakikan var Tammam.

     Günde ortalama yüz yüz elli kez tekrarladığımız bu cümlelerin arasında o bunlar geçiyor. Teknolojik çağ, alışveriş çağı, internet çağı... Artık kimse bakkala gidip de bi şeyler almıyor. Tak www alver nokta kom... Özel günlerde kimse kimseye ziyarete gitmiyor. Kutlayan bir mesaj sonuna bi de ad soyad. Sorunun varsa dört yüz gırk dört. Tüm herkes toplumun içinde yaşadığı ezikliği, sistemin içinde öğütülmüşlüğü çağrı merkezi işçilerinde atıyor. Çünkü görmüyorsun onu, o da seni görmüyor. Vücut dilinin, göz temasının iletişimde en büyük etkişelimdir. Sistem buna izin vermiyor. Yalnız yaşa, yalnız öl! Yanlız ve yanlız AL, para harca!

     Üç ya da beş yıllık olunca çağrı merkezi işçilerini şahitlikten bile sayma. Bizleri birer yalan makinası yerine koy. Kendi sisteminin bir maşası yap. Çağrı merkezi işçilerinin hiç bir hakları olmasın, verdiğin üç kuruşu beynimizden çıkar. Çok sevdiğim bir arkadaşımın dediği gibi ''Verdiğin mangıra bak, soktuğun zangıra bak'' Vücudan değil beynen güç harcadığın bu iş için, verdiğin emek için bir hakkın olmasın! İyi paşam olduuu.

#çağrımerkeziişçilerinesendika

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Gençlik Belediyesi Çalışıyor

     on8tv ile gelen müthiş bir fikir akımı. Enfes, tıpkı Arda'nın Mutfağı'ndan çıkmışcasına, muntazam bir şekilde beyin fırtınası. Ki on8tv için hak edilen nokta da bu zaten. Türk tv tarihinde hangi kanal test yayınında bu kadar olay yaratmıştır. Hangi tik taklar bu kadar izlenmiştir. Kimi bomba dedi, ki haklı fakat bir dakika sonra değil asıl patlama gelecek yayın döneminde olacak. Mazagin basınına göre, ya da izlenmeyen yeni tv dizisine gazz vermek için aynı kanalın aktüel programlarında söylenen söz gibi ''Twitter sallandı'' gençlik!

     Ha diyecekseniz ki Okan Bayülgen başta olduğu için bu kadar sallantı oldu 9.7 şiddetinde. E bu da bir başarı örneği değil mi? Hangi medya patronunun milyonlarca dolarının yatırıldığı tv kanalı bu kadar ilgi odağı oldu? Hepsi reklam pastasından kaç dilim alırım hesabı yaparken on8 tv ilk basın bülteninde reyting ve reklam amacı gütmeyen gençlik kanalı demesine rağmen bu kadar olay oldu. Samimiyet miydi bu durumu böyle yapan. Evet. Samimiyet çünkü sadece senin için dedi, yaşamına arkadaşlık dedi. Gençlik çılgınlıktır. Genç, arkadaşı için her şey yapandır. İşte o genç bu dostuna arkadaşı her koşulda sahip çıkacak. Herkesin milyonlarca dolarını yatırdığı bu piyasada büyük patlamayı en ucuz ama en paha piçilmez öğe ile dostluk ile on8 tv yapacak.

     On8tv'nin rüzgarında bir nefes olabilmek için de herkes yırtındı adeta. @ustungelari @televizyonkiz @hayat_ceyli @bayasosyalbaykus @bizedemiloloo @10uRcoban7 gibi bir sürü manyak bu rüzgara üffff demek için çook uğraştı. Sanırsam sadece @ustungelari bu noktada diyaframı en geniş olanı diyebilirz. Çünkü şuan tek o işe alındı diye biliyorum. Kimi geniş, kimi orta, kimi yok diyaframlı... Her üff sana yarayacak Baba, çünkü sen yel değirmenisin! Kusurumuza bakma Kral biraz sıkmış olabiliriz. Başkan gay galiba, Gençlik Belediyesi Çalışıyor!


3 Temmuz 2012 Salı

Kemal Sunal

 


     1972 Tatlı Dillim + ... + 1999 Propaganda tam seksen iki tane film... Seksen üçüncü için yolda verilen hayat... Türk sineması ona çok şey borçlu. Hani bir şey vardır ya çok seversin ama bırakmak istersin yeter artık dersin ama bırakamazsın ''Ölümüm senin elinden olacak'' dersin. Bu bir kadın olabilir yada başka bir şey Kemal Sunal'da bu şey meslek aşkı çalışma azmi. Uçak korkusu olmasına rağmen ikna ile bir şekilde binmiş. Kalp krizi ile gözlerini yummuş gülen yüz. On bir yaşında falanım hatırlıyorum öldü dediler. O zamanlar insan tabi anlamıyor. Filmini görüp bak işte orda yalan söylüyorsunuz derdim filmlerine bakarak. -Annnemle babama hiç inanmazdım zaten onların ben yokken bir canavara dönüştüğünü sanırdım her defasında onları canavar haldeyken yakalamak için uğraşırdım. Böyle bir çocuğun anne babasının onun öldüğünü söylemesi pek inandırıcı değildi haliyle-

     Sanat dediğin şey toplum içinse eğer; Kemal Sunal bu anlayışın başrol oyuncusudur. Her filminde bir şeyler çaktırdı beyinde. Baskılara karşı baş kaldırmayı, direnmeyi, boyun eğmemeyi alttan alttan ufak ufak verdi millete. Ağaya baş kaldır dedi. Herkese boyun eğme koyun olma dedi size. Gerekirse ağanın havuza işee, tekere çomak sok dedi. Faşizmin ibneliğini puştluğunu öğrendik. Bunların yanında saflığı, temizliği öğretti. Aslında her seferinde toplumun tuttu kolundan...

     Yeni nesile yeni gençliğe de bir şeyler kattı aslında. Oku dedi o da. Yaşla bu işlerin bir alakası olmadığını yirmi üçünden sonra geçti bizden diyen genç nesile üniversite kazanarak ve bitirerek hiç bir şeyin geç olmadığını öğretti. Peki ondan sonra kim kaldı? Şimdilerde herkes köşesine çekilmiş, akil adam olmuş herkes bu millet koyun bunlardan bir şey olmaz diyip rakısını yudumlarken ben bu ülkeden giderimden bahsediyor. Düşünce özgürlüğünü, boyun eğmemeyi bu topluma öğretmen gerekiyor senin, benim. Kim görevini daha iyi yapiyor? Kemal Sunal öğretmek için toplumun seviyesine inmeyi başaran adamdı bence. Kenara çekilip ne olcak yeaa sonumuz dememiş. Şimdi ne mi yapılıyor? Söyleyeyim kardeşim; yogada osurma replikli filmler ülkemde gişe rekoru kırmış film olarak duruyor. Utanıyorum, utanmıyor musun? Peki ya o gittiği yerde utanmıyor mudur sence? 

     Sinemacı değilmiş aslında sadece. Bir nevi yetişkinlerin öğretmeniymiş. Şuan boyun eğmeye koyun olmaya karşı olan orta yaşın üstündekiler belki de onun filmleriyle filizlendirdiler bu görüşleri... Eğer bu savım doğruysa vay halimize. Neden mi? Bundan sonraki kuşak bol bol kuru fasulye ile önce zartt zartt osurur sonra tvde karı memesi bakmaya devam eder.


Ruhun Şad Olsun

10uRcoban7

1 Temmuz 2012 Pazar

Haftalık Burç Yorumu

 


 #konserdeyim 
     Başlıkla bağdaştırdım kendimi. Artık öyle her gece yazamıyorum. Gün içinde yazdığım satırlar şu şekilde; '' Merhaba; abonemize tanımlanan xxx kampanyasında xxx sorunu oluşmuş bu konuda desteğinizi bekliyorum teşekküürler'' tarzında günde bir iki task oluşturmak. O da denk gelirse! Bu durumdan şikayetçiyim aslında ama naparsın hayat şartları. Şimdi yazmaya karar verince kendimi haftalık burç yorumu yazan bir gereksiz ve yazımı da gazetenin köşesi dolsun diye yazılan burç satırı gibi hissettim. Ama ne olursa olsun  kova burcu iyidir kendimden bilirim :)

     Diyeceğim o ki -......- Konuya başlayalım artık! Bu gece #konser(iş)deyim kulaklıkla, #iş(konser)deyim kulaklıkla... Sağ kulağımdan girenleri sol kulağım Şebo ile geri itekliyor resmen. O ne büyük ses. Kimse için yorum yapmayan insanları bile dize getiriyor resmen onlar bile yorum yapip Şebo'nun büyük sesi önünde diz çöküyor yorumunu yapiyor; ''Şebnem büyük ses''! Her hafta olduğu gibi bu haftada yayında bir sürü fotoğraf aktı yağdı resmen. Okan Bayülgen zirvede sezon finali yaptı resmen. Geçen hafta Şebo'nun veliahtı -ki bence- Fatma bu hafta Kraliçe(!) konserin tadına vardık. Bir gün sizi izleyeyim derken işten alırsam günahı vebali boynuna Okan! Herkesi işe alıyorsun beni de programa telefonla bağlanacaklar için görevlendirirsin karışmam. Seksi sesimle Kraliyet Ailesi'ne hoşgeldiniz anonsu da pek fena olmaz hani :)

     Bir sezonu daha devirdi kral. Yıllardır bu maratonu hep altın madalya ile tamamladı. Seneye ne olacak hala tam belli değil. Yarışma programı deniyor haftada beşş gece... Gel insanları emeğinden etme bak Kenan abimizin işi gücü yerinde adamın bir ses tonu duruşu karizması Şirin Baba'lığı var sen o işe girersen Kral mıral olursun gene milleti tahtından edersin. Bu seneki gibi devam et. Aptal kutusu denilen alete icq kazandıran adamsın gece eğlencelerimizi beyaza çevirme senle siyahla mutluyuz biz. İyi düşün derim iyi.

#ütopya

     Demokrasimiz, sanatımız, sağlığımız, ekonomimiz, refahımız, eğitimimiz, hukuğumuz medeniyet seviyemiz pek üst düzeyde. Mesela hiç bizim ülkemizde karşıya geçerken trafiğimiz felç olup pet şişelere işen var mı? Mesela bizim ülkede tutukluluk süresi diye bir şey var mı ya da öğrenciler içeride mi? Mesela bizim ülkede aynı hükümetten üç ayrı bakan ile üç defa reform diye sınav sistemi değiştirildi mi? Bizim ülkede ay sonunu nasıl getiririm diyen var mı? Kolluk kuvvetlerinden kolluk yiyen var mı? Mesela ne güzel ülkeyiz bilinçli ülkeyiz ki sağlık bakanlığımız torun sahibi olacak dedelere müjdeyi verip müjdemi isterim demiyor mu? Mesela siz sanatçılar bulmacada çıkan resimlerinizden bile telif hakkı almıyor musunuz? Her şeyimiz dört dörtlük! Komşu komşunun külüne muhtaç değil mi? E o halde tabi ki Suriye'ye demokrasi götürmeyelim mi? Kardeşim o yüzden bu kadar sınıra mühümmat takım taklavat taşınıyor siz ne sanıyorsunuz?

     Bir gün uluslararasında ödül alırsam ''Peace at home Peace in the world demiycem''. Atam şuan yaşasaydı bence benim diyeceğimi derdi: Fuck off petroleum Fuck off money! 


Not: Burç yorumudur sonuçta siz pek de inanmayın.



24 Haziran 2012 Pazar

Ortaya Karışık

*Kocaman Bir Aileyiz
     Anonsu verip hatla ilgili işlemleri yapmaktayım, hatta bekleyen kişi sayısı -ki bizde ona wait diyolla- kırk kırk beş kişi kapanış anonsunuveriyorum saniye geçmeden dıııt yeni bir abone bir kulagımda kulaklık telefonda #konserdeyim, diğer kulağımda çağrı kulaklığı #işteyim. durum o derecek karışık anlayacağın. E kaçmazdı Fatma Turgut Disko Kralı'na gelcek işten atılma olasılığı göze alınmaz mı? 


     Sol kulağıma giren sözler beni çok duygulandırdı. Twitter üzerinden gelen #konserdeyim fotoğrafları Okan'ı bizi kocaman bir aile olarak gördüğünü söylemesi o kadar içten geldi bana gerçekten duygulandım. Çağrı gelmemesi için sistem üzerinden mola tuşladım. Bir düşündüm evet onlar orda Okan'ı bir defa programında gördüm dibimde ama bir tek kelime bile konuşmadım. Malum sevmez pek yalaka durumlarını sevmez abi bir foto çekilebilir miyiz durumlarını ama o Kocaman Bir Aile lafı gerçekten düşündürdü beni. Neden mi? İşteyim telefondan izleyeceğim diye bir yandan yırtınıyorum bir yandan işimi yapiyorum. Ben sadece bir örneğim kim bilir kaç kişi yolda, evde, yurtta, işte bir şekilde aynı ortamı ortamdan çook uzaklarda yaşıyordu. Birbirimizi tanımasak da bilmesek de harbiden o köy -Okan- bizim köyümüzdü.

     Bu kocaman aileyi seneye yalnız bırakamazsın! Haftada beşş gece yarışma programı mı yaparsın naparsın bilemem artık ama seni sadece tvde görme imkanları olan insanları senden mahrum edemezsin. Buna hiç ama hiç hakkın yok. Çünkü sizin değiminizle şu şov bizinısda adam olan adam gerçekten çok az. Beni siz yarattınız modunda değil bu söylemler seni sen bu duruma getirdin. Adamlığının suçu senin bir suçun yok. O yüzden de kimseyi adamlıktan ırak eylemeye hakkın yok be kral. Babam yaşında adamsın o yüzden daha bi şey demem sana!
     Fatma Turgut hakkında da birşeyler söylemek isterim. Eskişehir'de bir mekanda canlı dinledim. Yok yok arkadaş playback falan yapmıyor canlı şahit var karşınızda ne playbacki kralını söylüyor yaşıyor anlamak için şarkısına sen de dalacaksın sen de yaşayacaksın.

*#savaşmayacağım #savaşahayır

     Kurucusunun Yurtta Sulh Cihanda Sulh dediği bir ülkede Suriye ile savaşılsın mı savaşılmasın mı diye tartışılması çok ironik değil mi? Hele hele akil adamlarımız N.D, Erol amca falan Leyla İle Mecnun'da böyle ironi yok be yahu. Biz ne amerikanın maşası oluruz ne de natonun... Topunun Amk.. Azıcık Mantıklı Konuşun amk twitter üzerinden savaş talimatı verip çay içiyorlar! Ki anlamadığım şu; bizim Esad ne zaman oldu Esed? İstanbul'da Asya'dan Avrupa'ya geçilemezken Suriye sizin neyinize beyler? 

     Siz 20 yıldır ölen askerleriniz için ne yaptınız bıçağı kemiğe dayamaktan başka? Siz 20 yıldır ne yaptınız gazinizin elektriğini kesmekten başka? Hangimiz yüzlerine cesaretle bakabiliyor? Ya da kopul koluna bacağına?  Y.Özdil'in de dediği gibi şarapnel parçaları bunlar vicdanınızın neresine denk gelirse!

*Eskişehir Şehir
     
     Okan'ın hangi programıydı hatırlamıyorum. Boğazdan söz edip durdular konukları.  Boğaz hani cidden güzel eyvallah yaradanın güzelliği o. İstanbul'sun ülkenin gizli forveti misali gizli başkentisin aslında. Peki baba ne yaptılar sana? doğa güzelliğin eyvallah Ege'yi Karadeniz'i birleştiriyorsun Marmara'nla. Üstüne ne koydunuz Okan'ın dediği gibi?
   
     Şehirse abi, denilen şey Türkiye^de gördüğüm kadarıyla Eskişehir derim. 10 20 yıl önce tozundan çamurundan bahsedilen şehrin artık denizinden köprülerinden küçük Venedik'inden bahsediliyor. Helal olsun Yılmaz Hoca'ya (bld başkanı), adam Odunpazarı evlerimiz var deyip saklanmamış bir köşeye her yere yürüyerek gidilen, yapay da olsa denizi korsan gemisi olan bir şehir oluşmuş. Çoğu caddesinin taşıt girmediği gençliğin soluğunu her daim içinde hissettiğin bir şehir. Envayi çeşit müzeleri, heykelleri, yolları, tranvayı ulaşım sorunu mu(?) o da ne neden bir şehir? Otopark sorunu hariç, çünkü araba manyağı bir milletiz ki arabanın en gereksiz oldğu bir şehirde. 

     Gay may değil ama Yılmaz Büyükerşen efsanedir Eskişehir'de!

10uRcoban7

12 Haziran 2012 Salı

Kekleniyor Muyuz? 2

     Kelebek ödülleri dağıtilmiş. Izleyemedim sadece bir göz attım özet misali. Pek bir şey de kaybetmemişim hani. Bizim ilkokul müsameremiz daha zevkliydi doğrusu. Bir de o kadınlar ve erkekler ödül törenlerinde neden bu kadar çirkin oluyorlar çözemiyorum. Caanım Kivancım serseri ruhlu erkek hiç oldu mu o takım sana? Gůlsem kadınım güzel burunlum ve diğer hatunlar nedir bu tavus kuşu merakıniz? O yüzden mi sevmiyorum acaba ödül törenlerini, kadınlardan soguttukları için mi?
   
     Herkesin bildiği üzere Kelebek Hürriyet'in bir eki Hürriyet Doğan Grubu gazetesi, Kanal D Doğan Grubu kanalı. Yani ortada bir akrabalık söz konusu yabancıya gitmesin hesabı Yalan Dünya rüzgari esmiş törende. Ilk başlarda ne yalan söyleyeyim ben de izliyordum. Fena değil gideri vardi. Medya Kralı oncesi vakit geçirmek için yeterli oluyordu. Son dönemlerde gideri de gitti. Fena halde sıkıcı olmaya başladı. Artık paylaştıklari #'ler trending topic falan olamıyordu. Demekki izleyici artık bakmıyordu beğenmiyordu. Peki, bu Yalan Dünya neden ödüllere ambargo kurdu? Harbiden yabancıya gitmesin mevzusu mu vardı çok merak ediyorum. Yani bu ödüller neye göre belirleniyor?

     Pazartesi trendingin wordunu vuran L&M tek bir ödül alamadı. Worlde 1. Türkiye TTde en az 4 "#" L&M ile alakali ama Trt'de ve sizin kadar reklam yusuf yusufu çekmiyor, reklam verenleri kandırmak için uğraşmıyor, rayting s*k*nde degil yani Kafasına takmiyorlar. Adamlar eğlenerek işlerini yapıyorlar, e bu samimiyet izleyicinin içine işliyor artık senin takipcin oluyor. Ödül alıp alınmamasında değil göz göre göre keklemeyi çalışıyorlar! L&M almasa da gene daha çok izlenecek daha çok tepki alacak takip edilecek bu kesin de olay şu ödül töreni diyip kendileri yazıyor kendileri oynuyor. Şak şaklamaya devam!

     Behzat Ç'yi de yazmadan geçemeyeceğim. Pazar gecesi prensi Behzat Ç de eli boş döndü Kelebekten. Muhteşem Süleyman'ımız sağ olsun.

   
    ( Geçen yıl aynı törende Şirin'in kocası, Istanbul'un babası ne demişti; "Ekran yüzü olmayan babayı alır!". )


10 Haziran 2012 Pazar

A Sosyal Medya

     Hayatımıza birden giriverdi. Halbuki 90lı yıllarda internet hayatımıza girerken kestirebilir miydik işin taa buralara geleceğini? Yok yok kimse kestiremezdi tabiki çünkü o zamanlar ''acı var mı acı?'' gibilerinden bir medyamız vardı bizim. Sistem sıcak ekmek üzerine sürülen tereyağı gibiydi üstüne bir de bal hesabı yağlı ballı gidiyordu. Lakin nerden bilsinler yağlar ballar bir gün ellerine yapış yapış bulaşacağını. Tereyağı balı yemenin şekli değişti.
     Köşe yazarı olarak değil kenarda köşede yazar hale geldiler, gazetenin en açılmayan masaya bez niyetine konulan sayfalarda kaldılar. Kimisi iyi kıvırdı bu işi mesele örnekse bir Y.Özdil olamadılar her gun yazdıklarıyla trending topic olamadılar yani.
     Sosyal medya olarak her şey güzel gidiyor aslında ama bir de öz eleştirisi var sosyal sosyal derken her yerde -evde, sokakta, otobus/tranvayda- gozumuz o küçücük aletin üzerinde olur hale gelmedik mi? Yolda yanımızdan geçen bir ahbabı tanımaz hale gelmedik mi? Ya otobüste yan tarafa oturan güzel kızı kesmez duruma gelmedik mi? O kızla iki cumleyi bir araya getiremez hale gelmedik mi? (Face'den bulsam anasını bile bellerim deme hemen olay zaten bu :) )
     Konuşmaz, kapalı, bitkin, hayat görüşü RT'ler ve tweetlerden ibaret, Apple'in sahibi ölünce üzülen mahalledeki yaşlı amcanın cenaze namazında saf tutmayan bir hale gelmedik mi? Bak adı üstünde bu sosyal medya, herşeye bir Türk usülü ekleyip de bu sosyal medyayı Asosyal hale getirmeyelim yada o bizi asosyal hale getirmesin (artık her neyse)
     Çevrende olan bitene RT ile yetinme kan lazım tweetini RT edip pc'nin yanındaki vişneni yudumlamay devam edersen sıkıntı var be arkadaş.
     Yazsam ne olur yazmasam ne olur zaten bu saate kadar uyumamıssın gerekli tweetlerini ve RTlerini yaptın, insanlık adına güzel şeyler başardın. Biliyorum çok şeyi sistemi de değiştireceksin, pc'in ısınmış hadi kapa da yat karşim


9 Haziran 2012 Cumartesi

Gençlik Parkı'ndaki Fışkıyenin Önündeki Kız

     Merhaba;
     Uzun zamandır yazamıyorum. Bir Türk operatörün çağrı merkezinde '' xxx'e hoşgelsiniz ben Onur size nasıl yardımcı olabilirim?'' gibi cümleler kurmaktayım çünkü. Twitter hesabımda ''ne itaatkar ne hizmetkar'' yazıyor. ''Bana demeyin ne la Oğlum bak git''! Bunu derseniz Okan Bayülgen'e denen madem bu kadar sisteme karşısın ne işin var her on reklamın beşinde seslendirmede lafından bir fark kalmaz. Üstad açıkladı nedenini benim açıklamama gerek yok sonuçta bu işler Bodrum'da organik domates yetiştirle olmuyor.
     İş yerinden girdik madem, o zaman başlığa uygun olarak devam edeyim.( Başılığı koyarken bu hikayeyi zaten anlatacaktım bu neyin artistliği) Çalıştığım xx opetaröründe bir kız arkadaşım var. Nedenini sormaya, yüzümün kızarıklığı el vermediği için gerekli açıklamayı yapamıcam bu kız hakkında. Bir ayağı platinli demirli bir kız sizin deyiminizle engelli! Elit olamayan kısım için özürlü!!!
     Sohbeti çok iyi yüzü çok güzel bir kız. Hani bizim şu gecelerde fink atan  şarkıcı ve manken diye yutturulan kevaşelerden on kat daha tatlı ve güzel bir kız. Öncelikle kevaşe demek istemedim pardon. O kadar güzel bir yüzü ve ormanları kıskandıran bir gözü var ki anlamamam. Betimlemeler kifayetsiz kalır.
     Bir gün lokasyonun önündeyiz. Adını bilmediğim tanımadığım -yeni olduğum için- bir arkadaşım önümüzden geçti. Ayakları aksak yani dik duramıyor. evet elit kısım tanıdınız engelli! Ormanları kıskandırılan gözlü Merve:
     -Allah'ım sana şükürler olsun!
     Cümle bundan ibaret! Merve daha yirmili yaşlarında. Yaz aylarına girilirken yaşanan bu sıcakta arkadaşları gibi diğer kızlar gibi mini etek giyemeyen, belki de düğününde gelinlik altına bile jean giymek zorunda kalacak bir kız!
     Sen erkeksin belki anlamazsın arkadaş bunu okuyan bir kız varsa düşünsün her mini etek giyerken, hatta ve hatta miniyi kıçından yukarı doğru çekerken düşünsün! Bir etek giyip de gezemediğini... Biz erkekler için belki basit gelir sonuçta derler: ''Ne var len giymese ne olcak'' Malız biz bazen anlayamayız siz kadınlar bizim için de düşünün miniyi kıçınızdan yukarı doğru sıyırırken biz mallara da anlatırsınız. Dersiniz ki bol kale ve sen gol atamıyorsun. O zaman anlarlar belki!
     O ''Allah'a şükürler olsun'' bana öyle bir koydu ki. Her şeye isyan ederken. İsyanın başını çekecek olan şükür yolunda. Bir duruldum. Bir serpelendim.
     Bugün de Okan Bayülgen'e telefonla konuk olan Gençlik Parkı'ndaki fışkıyenin ve Türk Bayrağı'nın önündeki kıza Okan'ın yaklaşımı beni tekrar bir daha düşündürdü. Bu adam neden bu kadar adam. Sen onu Cuma günü davet ettin yaşama sevinci olarak Bendeniz ve sen oldun ya adamsın Okan! Bunu ister paylaş ister paylaşma zikimde değil. Bilirim sen sevmezsin övgüyü inan değil şeyimde! Çümkü bu adam olduğunu adamlığını değiştirmez! Senle tanışmayı en çok isteyen biri olarak o Gençlik Parkı'ndaki fışkıyenin önündeki kızı çok kıskandım. Tadını çıkar Gençlik Parkı'ndaki fışkıyenin önündeki kız!



1 Mayıs 2012 Salı

Yarın değil artık bu gün 1 Mayıs. İşçi dedik emekçi dedik bekledik sosyal medyadan bir şeyler. 1 Mayıs KralTv Video Müzik Ödüllerine şuan yenik düşmüş durumda. Gerçi müzik ödüllerine yenik düşse eywallah diyeceksin istemeyerek de olsa. Ece Gürsel'in giyinememesine yenik düştü. Twitter üzerinden herkes takmış Ece'nin elbisesine... Kimi mendil istiyor kimi de sol eliyle takılıyormuş malum sağ elde mause... Konuyu iyice sulandırmak istemiyorum ama zaten sulanmış halde karşımızda. Twitter beni bu gün hayal kırıklığına uğrattı. Yada yanlış söylüyorum Twitter değil kullanıcılar beni hayal kırıklığına uğrattı. Derdimiz uçkurumuzda bir hatun kalçası görmeye tahammül edemiyoruz. Twitter'ı tivitır yaptılar iyi mi? 
     
      Mehmet Ali Alabora, Levent Üzümcü 1 Mayıs ile son dönemdeki tiyatro sıkıntısı ile 1 Mayıs'ı bir arada tutma çabası bir yana kim ne giymiş bir yana... Vallahi üzülüyorum. Bu kadar mı moronlaştık. Bu kadar mı elimiz fikrimiz zikrimiz sikimizde olmuş durumda. Aşağıdaki fotoğrafı bir şekilde görürsen eğer dur bi düşün! Meydanlara inip inmemeyi şu bir düşün! Merak etme cünüp de gelebilirsin sıkıntı yok.

30 Nisan 2012 Pazartesi

Yarın 1 Mayıs

Dünyada 1856'da Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, sekiz saatlik iş günü için Melbourne Universitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar yürümesi ilk 1 Mayıs eylemi kabül edilir. Resmi olarak Türkiye'de ilk kez 1923'de kutlanmış. 2009 yılının 1 Mayıs'ından itibaren meclis tarafından da resmi tatil olarak kabül edilmiştir. Yarın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü-İşçi Bayramı. Yarını tatil bilip akşama kadar öküz gibi uyuma. Uyuyup kalacaksan mümkünse bu akşam seks yapma. Evde boş boş pinekleyip facebookda twitterda hatun düşürcem diye uğraşma. Hangi sektörde çalışıyorsan çalış hep söylediğin bir şey vardır. Bizim sektör dünyanın en zor ikinci işi. Bir madenciler iki biz (Hangi işteysen hep o iş en zor ikinci meslektir dünyada) ! Dünya'nın en zor ikinci mesleğindesin madem yarın çık dışarıya! Özgürlük Sokaklarda, Hak Sokaklarda, Eşitlik Sokaklarda... Tüm emekçilerin dayanışma günü tüm işçilerin bayramı kutlu olsun unutma Hayat Sokaklarda!

27 Nisan 2012 Cuma

Mağazada Sızıyorum

     Levent Erden'in bir mağazada şekerlemesi magazin gündemine oturdu. Mağazalarda alışveriş esnasında çalan müzikleri biliyoruz. Sanırsam o müziklerden biri çalarken, mağazaların o algı dağıtan, aptallaştıran reklam furyasıyla hafif de yorgunluk birleşince uyku/kestirme/şekerleme/sızma kesinlikle kaçınılmazdı.

      Magazin dünyasında  bu fotoğraf  yer alınca Okan Bayülgen de olaya el attı. Twitter üzerinden #magazadasızıyorum hashtagi ile bir kampanya başlattı. Çarşamba, perşembe, cuma günleri mağazalarda sızarken çektiğiniz fotoğrafları #magazadasızıyorum hashtagi ile twittera yükleyin. Cuma gecesi Medya Kralı'nda yayınlanacak.

     Fotoğrafları merakla bekliyorum, bir kaçını Twitter üzerinden görme şansım oldu. Bir kaç başarılı sızma fotoğrafları var :) Okan Bayülgen kendi deyimiyle Twitter guruları olacağını söyledi. Demek istediği ünlü olmayan yada Twitter ünlüsü olan kullanıcılardı.  Bu guruları ünlüler arasında değerlendirirsek. Kesinlikle Okan Bayülgen bir Twitter gurusudur. Bir buçuk milyon kişinin Twitter'da takip ettiği insanlar arasında Okan Bayülgen yer alıyor. Okan Türkiye'de bu kulvarda dördüncü sırada yer alıyor. Peki etki konusunda? Biraz bu noktaya girersek. Birinci sıradaki Cem Yılmaz'ın zaten pek bir etkisi yok aktif kullanıcı değil. İkinci sırada Reis_i Cumhur'umuz Abdullah Gül var bu bir magazinsel yazı onu pas geçiyorum. Üçüncü Demet Akalın hiperaktif kullanıcı olmasına rağmen takipçi sayım artsın diye yapmadığı promosyon kalmadı. O yüzden onlar sadece takipçi, peşinden giden değil. Okan Bayülgen'i takip edenler ise peşinden gidenler. Yaptığı bir çok hashtagin Twitter üzerinden olay olmaya devam ediyor. Bunun son örneği de #magazadasızıyorum olacak.

     Konuyu biraz dağıttığımın farkındayım. Asıl anlatmak istediğime geliyorum. AVM'ler, ünlü caddeler üzerindeki mağazalar aptallaştırma sistemi ile çalışıyor. Rengarenk duvarlar, camlarda İNDİRİMMM, BIG SALE vıdı vıdı yazılar, boyum kadar yapılmış kadın bacağı figürü, melül bakışlı bir abizimin six packinden ter damlama figürü, mağazanın tarzına göre müzikler...

     Az önce Eskişehir Atatürk Stadı yakınındaki cuma pazarındaydım. Domates satanı, patates satanı, meyvecisi açmış tezgahını, sağdan domattt kilo iki liraaaa, soldan pattes üç kilo iki liraaa, ileriden yerli muzzzz, arkadan -sütyen takmış kilotu kafaya geçirmiş- ikizzzlere takkeee. Sız abi sızabiliyorsan! O mağazada etiket fiyatından başka ödeyebiliyor musun? Pazarda yap pazarlığını - yok olmaz iki kilo alırım bir lira veririm- doya doya. Geçen aylarda bir haber görmüştüm. Semt pazarları kapatılacakmış. Twitterdaki yada bloglardaki gurulardan biri değilim. Kendi halinde bloglayan, tweetleyen biri olarak #semtpazarlarıyokedilemez !

24 Nisan 2012 Salı

KEKLENİYOR MUYUZ?


     Pazartesi günlerinin vazzzgeçilmez televizyon eğlencesi kesinlikle Leyla ile Mecnun dizisidir. Ben demiyorum bunu sadece. Okulda arkadaşım diyor, sokakta L&M çok güzeldi akşam muhabbeti dönüyor, gençler birbirine Nasıllllll, Damacana gibi L&M'nin esprilerini yapiyor. Salı günü sağda solda konuşulan tek şey L&M. Sadece birileri konuşmuyor bunu ''23 Nisan 2012 SBT Reyting Sıralaması'' başlıklı tabloları yapan birileri.

     Dün ilk beş şöyle imiş: 1- Survivor Ünlüler-Gönüllüler, 2- Survivor Ünlüler-Gönüllüler Başlıyor, 3- Arka Sokaklar, 4- Yer Gök Aşk, 5- Kanıt... Bu kadar konuşulan L&M 34. sırada! Tam yedi tane dizi tekrarını bile geçememiş.

      Pekala dün gece sosyal medyada ne oldu? Twitter üzerinden #leylailemecnungonullerindizisi hashtagi ile World TT listesine girdi, birinci oldu. Dizi sonuna kadar hep World TT listesindeydi. Türkiye gündeminde ise normal olarak birinciydi ve öyle bitirdi. On adet hashtagten oluşan Türkiye TT listesinde tam dört adet Leyla İle Mecnun hashtagi vardı.

     Eleştirileri duyar gibiyim. Sadece twitter genel yargıya varıyorsun diye. Pekala Türkiye'de en kullanıcısı olan Facebook için ne diyeceksiniz? Dizi paşlar başlamaz profillerde o an ki görüntüler, espriler, profillerde paylaşım rekoru kırdı.

     Çok büyük bir şirketim olsa, reklam gibi bir maliyetten kaçamıyorsam. Bu aptal listelere bakıp da milyonlarca lira harcayıp kendimi kazıklatmam. Eskiden çok kolay keklemişler hepimizi. Reklam verenleri, tv başındakileri...

     At koşturulmuyor artık istediğiniz gibi. Hele ki reyting şikeniz baş göstermişken. Artık SBT, ARC, ĞPR, Y4R4K KÜREK vıdı vıdı şeklindeki reyting ölçümlerinizi yemiyoruz!  Hele hele bak bugün nasıl da birinci olduk deyip de Sıralamanızı kendi sitenizden paylaşmanızı hiçç yemiyoruz!

     Bu arada #leylailemecnungonullerindizisi hashtagi haftasonu yapilan 3. Antalya Televizyon Ödülleri'ne ufak bir göndermeydi gibime geldi. Şampiyonluk haksız yere kaçırılmış takımlarda Gönüllerin Şampiyonluğu vardır ya hani :) #leylailemecnungonullerindizisi daha fazla ödülü hak etmişti. Neyse biz gereken ödülü seyrederek değil takip ederek veriyoruz.

23 Nisan 2012 Pazartesi

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

   
     Tarihe bakınca bu bayram üç ayrı bayramın birleştirilmesi ile oluşur. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Büyük Millet Meclis'inin açılması ile kutlanmaya başlayan 23 Nisan Milli Bayramı ve 1 Kasım 1922 yılında saltanatın kaldırılması ile Hakimiyet_i Milliye Bayramı ( önceleri 1 Kasım'da kutlanıp 1935'de 23 Nisan'da kutlanması kararlaştırılmıştır) ile Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin (bu günkü adı ile: Çocuk Esirgeme Kurumu) ilan ettiği 23 Nisan Çocuk Bayramı bayramlarının birleşmesi ile oluşmuştur.
   
     Bileşenlerine bakıldığında biri TBMM'nin açılışını, biri Cumhuriyet'in ilanı ile egemenliği padişahtan alıp halka verilmesinini, biri savaş sırasında yetim ve öksüz kalan çocukları bir bahar şenliğinde sevindirmeyi amaçlamıştır. 1979 yılını Unesco'nun Çocuk Yılı kabul edilmesi ile TRT, Uluslararası Çocuk Şenliği'ni başlatarak bayramı ulusal bir boyut kazandırmıştır. Hala günümğzde bir çok ülke bu bayrama katılıp çeşitli etkinlikler ile okullarda düzenlenen organizasyona katılmaktadır. İlki Atatürk tarafından gerçekleştiren devlet memurlarının koltuğuna oturma konsepti devam etmektedir.
   
     Büyük devrimci Atatürk'ün egemenliği halkın ellerine vermesi ve çocuklara olan sevgisi ile bu bayramın tek bayramda birleşmesi bence bir tesadüf değildir. Yarın halkın birer bireyi olacak çocuklara, ulusal egemenliği padişahla gelen saltanatın gericiğilini öğretmek, onları ulusal egemnelik yolunda geliştirmek, bilgilendimek tek bir ulusal kutlama ile harmanlaştırmak her önemli noktayı tek bir satırda toplamaktı.

     Günümüzde kanalların logosunun zıt yönünde yer alan -siyasi görüşüne göre- Atatürk ve Bayram ya da sadece Bayrak efektleri ile yer alıyor medyada. Sosyal medyada günün maçı (Gs-Fb derbi) hala soğumamışken #Ataturkuncocuklariyiz hash tagi world TT'de lider oldu. Çok mataf bir şey olduğundan değil en azından hala yalnız olmadığımızı ve Atatürk ismi ile liderlik sıfatı dostluğunun hala bozulmadığını görmek sevindiriyor beni.


     Sevgili çocuklar, 19 Mayıs stadyumlarda kutlanamayacak gözler yavaş yavaş 29 Ekim'e dikilmişken abileriniz, ablalarınız, Cumhuriyetçi büyükleriniz için kutlayın bayramınızı. Geleceğin umutları sizsiniz!


Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!

Tarihi bilgiler için kaynak: 
T.C Kültür Bakanlığı
T.C Milli Eğitim Bakanlığı
TRT 23 Nisan Uluslararsı Çocuk Şenliği

22 Nisan 2012 Pazar

Yalan Dünya

     Bu gece Üçüncü Antalya Televizyon Ödülleri sonuçlandı.

En İyi Drama Dizisi: Hayat Devam Ediyor

En İyi Gençlik Dizisi: Elde Var Hayat - Sınav

En İyi Dönem Dizisi: Muhteşem Yüzyıl

En İyi Komedi Dizisi: Yalan Dünya

Drama En İyi Erkek Oyuncu: Erdal Beşikçioğlu - Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi

Drama En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Hüseyin Avni Danyal- Öyle Bir Geçer Zaman Ki

Drama En İyi Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl - Öyle Bir Geçer Zaman Ki

Drama En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Meral Çetinkaya - Öyle Bir Geçer Zaman Ki

Drama En İyi Yönetmen: Hayat Devam Ediyor - Yıldız Hülya Bilban

Drama En İyi Senaryo: Muhteşem Yüzyıl - Meral Okay

Komedi En İyi Erkek Oyuncu: Olgun Şimşek - Yalan Dünya

Komedi En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Bartu Küçükçağlayan - Yalan Dünya

Komedi En İyi Kadın Oyuncu: Demet Evgar - 1 Kadın 1 Erkek

Komedi En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gupse Özay -Yalan Dünya

Komedi En İyi Yönetmen: Jale Atabey Özberk - Yalan Dünya

Komedi En İyi Senaryo: Leyla İle Mecnun- Burak Aksak

Dizi Film En İyi Görüntü Yönetmeni: Muhteşem Yüzyıl - Ercan Özkan

Dizi Film En İyi Sanat Yönetmeni: Muhteşem Yüzyıl - Nilüfer Giritlioğlu

Dizi Film En İyi Müzik: Öyle Bir Geçer Zaman Ki - Nail Yurtsever, Cem Tuncer

Ana Haber Bülteni Sunucusu: Cem Öğretir

Çocuk Programı: Pepee

Ekonomi Sektör Programı: Finans Cafe

Güncel Sanat Programı: Gece Gündüz

Haber / Tartışma Programı: Haberaktif

Kadın Programı: Derya'nın Dünyası

Komedi Programı: Koca Kafalar İle Baba Haber Bülteni

Kültür İçerikli Program: Üstün Dökmen'le Küçük Şeyler

Magazin Programı: Show Kulüp

Sağlık Programı: Doktorum

Sohbet Programı: Muhabbet Kralı

Spor Programı: Bizim Stadyum

Talk Show / Müzik-Eğlence Programı: Disko Kralı

Bilgi / Kültür İçerikli Yarışma Programı: Kim Milyoner Olmak İster

Şov İçerikli Yarışma Programı: Survivor Ünlüler-Gönüllüler

Belgesel: Yüz Karası Değil Ekmek Parası

     Televizyon dünyasının galibi Kanal D oldu, Yalan Dünya ödülleri sildi süpürdü sonuçlara göre. Geçen yılın galibi Atv Yahşi Cazibe bu sezon tamamen bir fiyaskoya uğradı. Artık sıkmış olduğunu Gani Müjde görmüştür. Bu yıl komedi dalında sosyal medyayı sallayan Leyla İle Mecnun dizisine sadece en iyi senarist ödülü verilmesi pek de seyircinin içine sindirdiğini düşünmüyorum. Leyla İle Mecnun Yalan Dünya'dan arda kalan yeri yoktu. Hatta sosyal medyaya göre L&M bir adım önde diyebiliriz.

     Ntv geçen yıl kültür-sanat, spor, ekonomi dallarında ödülleri tek başına sırtlarken bu yıl Ntv'nin semeresi okunmadı bile. Galiba bu Star Tv'nin gruba katılmasından sonra bir odak dağılması olarak yorumlayabilir miyiz? Bence evet.

     Kraliyet Ailesi kendi dalındaki ödülleri kimseye kaptırmayarak yüzde yüz başarılı oldu. Geçen yıl adı bile geçmeyen Tv8 bu yıl Okan Bayülgen'in kanala gelmesi ile nasıl hayat bulduğu ortadaydı. Bir hayat öpücüğü kondurdu Okan Tv8'e. Seneye de ödüllerde adı geçecek olan On8 Tv'ye de can suyu olacak demek müneccimlik olmasa gerek :) Tv8 demişken Bay Tahmin'i es geçmemek gerek. Onlar da jüri özel ödülü aldı. En iyi çıkış yapan kanal Tv8 oldu. Unutmadan Ali Biçim'in kendine has üslubu ile o ne biçim ödül alma öyle dedirtir adama :)
    
     TRT devlet televizyonu olmasının yanında getirdiği o genelekselliğin yanına cesareti ekledi. Çok güzel işler çıkmaya başladı. Artık insanlar elektrik faturasındaki katkı payının hakkını almaya başladı. Leyla İle Mecnun ödüllerde kısa kalsa da en başta dediğim gibi daha fazlasını ha etti. TRT'den Emre Altuğ'un başrolde olduğu Elde Var Hayat - Sınav gençlik dizisi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ödülü alması devlet resmiyetinin yanında gençlik ateşine de yer vermesi cesaretinin örneğiydi bence.
     
     Star Tv Muhteşem Yüzyıl, 1Kadın 1Erkek, Behsat Ç ile ödüllerde ben de varım dedi. Fakat benim anlamadığım Behsat Ç neden drama dizisi kategorisinde? Bir polisiye dizi değil mi? Ben bilmiyorum, anlayamadım.

     Atv geçen yıl Yahşi Cazibe ile ayakta dururken bu yıl sadece Hayat Devam Ediyor ile yetindi.

     Ayça Bingöl ve Derya'nın Dünyası geçen yıl ki gibi aynı kategoride aynı ödüle üst üste aldı.
  
     Meral Okay ödül için açıklandığında ayakta alkışlandı umarım gittiğin yerden duymuşsundur alkışları.

20 Nisan 2012 Cuma

Yaşamına Arkadaşlık Edecek

 

     ''Medyaİşçisiarıyorum.İnternet,televizyon,radyo,görselsanatlargibi farklıdisiplinlerinbiraradadurduğubiralandakendiniifadeedebileceksencv.'' tweeti ile bir an da tüm gençliği harekete gerçiren cv yağmuruna tutulan on8 tv Türksat kablolu tv üzerinden yayın hayatına başladı. Herkes gibi ben de cv göndermiştim. Geri dönüş olmadı fakat ben o kadronun içindeyim. Sen de o kadronun içindesin. Nasıl mı? İnteraktif olarak. Sadece seyirci olarak kalmayıp tweet atarak, blogunu yazarak bir şekilde işin kıyısında köşesinde olacaksın. Para mara yok ama yaşamına arkadaş bulacaksın :)
     Misyon ve vizyon olarak beni çok etkiledi.(http://www.tv8.com.tr/s-18-0-on8-tv-hakkinda) Rating ve reklam kaygısı olmadan gençlerin isteklerine yönelik genç kadrolu bir kanal! Gençlik kanalı diye sabahdan akşama kadar pop çalan kanallarla yediler bizi şimdiye kadar. Eminim ki on8 tv öyle olmayacak. Gençlik olarak biz ne istiyoruz? Eğlence, siyaset, sosyal sorumluluk, düşünme, seks... Tamam seksi kaldırabiliriz Türkiye bunu kaldırmayabilir :) Şaka bir yana bunları içinde bulundurabilecek mi çok merak ediyorum. Aslında bir o kadar da eminim. Okan Bayülgen - tvde bir çok kez devrim yapan adam- ve onun genç çalışma arkadaşları ile birlikte ''yine yaptı yapacağını'' dedirteceğini biliyorum.
     İnsanları bir araya toplayabilecek mi değil de, zaten bir arada seyreden insanları (ailece, uni. ew arkadas ortamında, yurtta) yalnız düşünürken düşüncelerini bir araya getirebilecek mi ya da düşüncelerine arkadaşlık edebilecek mi?
     Ünlülerimizin ada maceraları, fatmanın tecavüzleri, muhteşem tarihimiz, Hülya'lı yetenek avcıları, dest_i izdivaçlarımız, Saba'mızın kahkahaları, cinayet çözücüler, kaçanı bulucular, parmaklıklar ardında türkü şölenleri, mumya sedasayan, futbol yorum programları... Bunların yanında rating ve reklam kaygısı olmaksızın gençlerin isteklerine yönelik gerçekleşecek programlar ile Türkiye'nin ihtiyacı olan gençlik kanalı on8 tv... Hadi bakalım hayırlı olsun :)