“Hanımlar, beyler hoşgeldiniz Uykusuzlar Kulübü’ne. Stüdyodaki izleyenlerimiz ve sizler bizi hangi monitörden, hangi mecradan izliyorsanız, sizlere de güzel bir gece diliyoruz” diye başladı kral, YouTube’un sikik reklamına daha girmeden evvel...
Efsane bölümü, yine başka bir çılgın partiden kafamı kaldıramadığım için cumartesi gecesi televizyondan izleme şansım olmadı. Hani sabah uyandığımızda, “ulen kürrek mi vardı da gece geç yattım” sorusunun cevabı, bu gece için geçerli değil, çünkü bu geceyi tam da kürrek gibi efsane Uykusuzlar Kulübü gecesi yaptım. Erdal Beşikçioğlu ve Okan Bayülgen çok uzun zaman sonra tekrar makinada buluştu.
Buluşmanın asıl amacı tabi ki yeniden yayına başlayan Behzat Ç. idi. Erdal Beşikçioğlu için ise başka bir amacı daha vardı bu buluşmanın... Yıllar önce Tv8 stüdyolarında katıldığı programda Okan Bayülgen ona, Behzat gibi kült işlerin özel platformlarda, sosyal medyada, internette bir şekilde televizyondan bağımsız olarak yayına geçeceğini söylemişti. Erdal bey ifadesinde, ben bunu duyduğumda umursamadım, bir kulağımdan girip diğerinden çıktı, diyip. Okan Bayülgen’e sen aslında çok haklıymışsın deme amacı idi bu buluşma.
Tiyatro, edebiyat, sinema enfes bir sohbet dizayn etmişler. Sohbet o kadar lezizdi ki, bunu yaparken ne bi tokata, ne de bi tuzlama şovuna gerek bile yoktu. Çünkü malzemeler enfesti! Sanatçının, ülkenin sosyolojik yapısında eskiden olduğu gibi yeniden aktif ve uzlaştırıcı olmasından söz ettiler. Biraz cesurca, biraz tedbirli, siyasete; siyasetçilere çakarak söz ettiler hem de!
Tiyatro konusunda pek bilgi birikimine sahip olmasam da, herkesin gördüğü kadar görünen bir gerçek var; tiyatroya gitmeme alışkanlığı... Belki denildiği gibi bu bedavacı zihniyetin bir sonucu, fakat farklı bir açıdan da bakmak gerekir ise; toplumda yer alan bireylerin iç güdüsel veyahut sonradan öğrenilmiş ihtiyaçları bulunmakta. Bu ihtiyaç listesi aciliyet önceliğine göre dizilmekte. Ne yazık ki toplumumuzun çoğunluğunu oluşturan orta sınıfımızın, temel ihtiyaçlarından sonra, sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçesi kalmadığı için, tiyatro diğer sanat dalları sadece belli bir zümrenin etrafında dönüyor. Ya da sadece belli bir zümre tiyatro ve diğer sanat dallarını ayakta tutabiliyor. Bu da benim naçizane bir görüşüm.
Coğrafyamızın kaderini kabul etmeyip, savaşan tüm direnenlere selam olsun!
Inna, Rihanna, Çav :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder